Hollanda İslam Vakfı (ISN), Hollanda’daki camileri hedef alan tehdit ve sindirme eylemlerindeki ciddi artış konusunda ciddi uyarıda bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde Lahey, Rotterdam ve Arnhem’deki camiler, tehdit mektupları aldıktan sonra şikayette bulundu. Ne yazık ki, bu tür olaylar artık nadir değil. ISN, ülke genelindeki 150 şubemizde meydana gelen İslam karşıtı olayların kaydını uzun süredir tutuyor. 2015 yılından bu yana, tehdit mektuplarından grafitilere, vandalizmden kundaklama girişimlerine kadar uzanan yaklaşık üç yüz vaka kaydettik. Ayrıca, biz ve camiler düzenli olarak tehdit veya sindirme içerikli e-postalar alıyoruz. Rakamlar şok edici ve olay sayısı artmaya devam ediyor.
ISN olarak, toplumda kutuplaşmayı körükleyebileceği için bu bilgileri genellikle kamuoyuyla paylaşmıyoruz. Bu olayların hem artışından hem de niteliğinden derin endişe duyuyoruz. Kamuoyu tartışmalarında, medyada ve siyasette yapılan açıklamalar, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın ve nefretin normalleştirildiği bir iklimin oluşmasına katkıda bulunabilir. Politikacılar bu konuda özel bir sorumluluğa sahiptir: Sözlerin sonuçları vardır. Tüm Hollanda vatandaşlarının güvenliğinin en üst düzeyde olduğu, damgalamanın önlendiği ve dil kullanımının etkilerinin ciddiye alındığı bir siyasi iklime güveniyoruz.
Müslümanlara yönelik ayrımcılık ve nefret olaylarının birikmesi ve normalleşmesi, cami ziyaretçileri, gönüllüler ve yerel halk arasında yapısal bir güvensizlik duygusuna yol açar. Bu durum güveni zedeler, katılımı engeller ve kutuplaşmayı artırır. Bununla mücadele etmek, kamu kurumlarının, medyanın ve politikacıların tutarlı bir dil ve eylemde bulunmasını ve etkilenen topluluklara görünür bir koruma ve destek sağlamasını gerektirir.
Bu açıdan bakıldığında, hükümetin temel görevi, insanların istedikleri yere gidebilmeleri ve önemli gördükleri şeyleri yapabilmeleri için özgürlük ve güvenliği sağlamaktır. Din ve inanç özgürlüğü temel bir haktır; bu hakkın kullanılabilmesi için camilerin, diğer tüm ibadethaneler gibi ziyaretçiler için güvenli bir ortam sağlaması esastır. Hollanda, farklı geçmişlere, inançlara ve kültürlere sahip insanların uyum içinde bir arada yaşadığı bir ülkedir. Bu, birbirlerinin güvenliğine ve onuruna özen gösterilmesini ve ayrılıkları derinleştirmek yerine köprüler kuran bir sosyal iklim gerektirir. Tehditler ve olumsuz algılar yalnızca bireylere ve topluluklara değil, aynı zamanda bir arada yaşamayı mümkün kılan karşılıklı güvene de zarar verir.
Aynı zamanda, ülke genelinde olumlu güçler görüyoruz: Bağlantı, anlayış ve iş birliğini geliştirmeye kendini adamış insanlar ve kuruluşlar. Ancak bu şok edici tehditler yalnızca yerel girişimlerle çözülemez. Hükümetten daha fazlasına ihtiyaç var: Tehditlerin erken tespit ve ihbar edilmesini kolaylaştırmak, yapılandırılmış önleme ve izleme, ibadethanelerin görünür şekilde korunması ve etkili soruşturma ve kovuşturma. ISN, pratik çözümler üzerinde günlük olarak çalışmakta ve bu çabalara katkıda bulunmaktan mutluluk duymaktadır.
Medyayı, politikacıları ve vatandaşları kolektif sorumluluk almaya çağırıyoruz: Nefret olaylarını görünür kılın ve her şeyden önce kutuplaşmayı azaltmak ve uyumu güçlendirmek için aktif olarak çalışın.
Saygılarımızla,
Hollanda İslam Vakfı (ISN)
NL
ISN waarschuwt voor toename van anti-islam bedreigingen en intimidatie van moskeeën
De Islamitische Stichting Nederland (ISN) waarschuwt nadrukkelijk voor de ernstige toename van bedreigingen en intimidatie gericht tegen moskeeën in ons land. In de afgelopen week hebben onder meer moskeeën in Den Haag, Rotterdam en Arnhem aangifte gedaan na het ontvangen van dreigbrieven. Helaas zijn dergelijke voorvallen geen uitzondering meer. ISN houdt al langere tijd een dossier bij van anti-islamitische incidenten bij onze 150 vestigingen in het hele land. Sinds 2015 registreerden wij bijna driehonderd gevallen, variërend van dreigbrieven en bekladdingen tot vernielingen en pogingen tot brandstichting. Daarnaast ontvangen wij en de moskeeën geregeld e-mails met bedreigende of intimiderende inhoud. De cijfers zijn schokkend en het aantal incidenten blijft toenemen.
Als ISN treden wij met deze informatie vaak niet naar buiten, omdat dit de polarisatie in de samenleving kan aanwakkeren. Wij maken ons grote zorgen over zowel de toename als de aard van deze incidenten. Uitlatingen in het publieke debat, in media en in de politiek kunnen bijdragen aan een klimaat waarin moslimdiscriminatie en haat tegen moslims genormaliseerd lijkt te worden. Politici dragen daarin een bijzondere verantwoordelijkheid: woorden hebben gevolgen. Wij rekenen op een politiek klimaat waarin de veiligheid van alle Nederlanders vooropstaat, stigmatisering wordt tegengegaan en de effecten van taalgebruik serieus worden genomen.
De opeenstapeling én normalisering van moslimdiscriminatie en haatincidenten leiden tot een structureel onveiligheidsgevoel bij moskeebezoekers, vrijwilligers en omwonenden. Dat ondermijnt vertrouwen, belemmert participatie en vergroot polarisatie. Het tegengaan hiervan vraagt om consequente taal en daden van publieke instellingen, media en politiek, evenals zichtbare bescherming en ondersteuning van getroffen gemeenschappen.
Vanuit dat perspectief is het de primaire taak van de overheid om vrijheid en veiligheid te garanderen, zodat mensen kunnen gaan waarheen zij willen en kunnen doen wat zij belangrijk vinden. De vrijheid van godsdienst en levensovertuiging is een fundamenteel recht; voor de uitoefening daarvan is het essentieel dat moskeeën, net als alle andere gebedshuizen, een veilige omgeving voor bezoekers zijn.
Nederland is een land waarin mensen met verschillende achtergronden, overtuigingen en culturen in goede harmonie samenleven. Dat vraagt om zorg voor elkaars veiligheid en waardigheid, en om een maatschappelijk klimaat dat geen tegenstellingen op de spits drijft maar bruggen slaat. Dreigementen en negatieve beeldvorming schaden niet alleen individuen en gemeenschappen, maar ook het onderlinge vertrouwen dat samenleven mogelijk maakt.
Tegelijkertijd zien we in het hele land positieve krachten: mensen en organisaties die zich inzetten voor ontmoeting, begrip en samenwerking. Maar deze schokkende bedreigingen laten zich niet uitsluitend met lokale initiatieven oplossen. Er is meer nodig van de overheid: vroegtijdig signaleren en melden van dreigingen faciliteren, structurele preventie en monitoring, zichtbare bescherming van gebedshuizen, en effectieve opsporing en vervolging. ISN werkt dagelijks aan praktische oplossingen en denkt hierover graag mee.
Wij roepen media, politiek en burgers op om gezamenlijk verantwoordelijkheid te nemen: maak haatincidenten zichtbaar, en werk vooral actief aan het verminderen van polarisatie en het versterken van samenhang.
Met vriendelijke groet,
Islamitische Stichting Nederland (ISN)