• 14-10-2025 17:19

Manset.nl

Manset Gazetesi Hollanda

Kara Çadırın Son Sahipleri: ‘Sarıkeçili Yörükleri’

Oct 14, 2025

Göçebeliğin Etnoarkeolojisi (Sarıkeçililer) kitabının yazarı Arkeolog Mustafa Armağan,  arkeolojik perspektifle ele aldığı ‘Göçebeliğin Tarihsel Serüveni’ni, Kara çadırın son sahipleri: ‘Sarıkeçili Yörükleri’ni, tarihseverlere slayt eşliğinde anlattı.

‘Hollanda Ege Vakfı’ tarafından organize edilen ve Rotterdam Wijkgebouw Klooster Salonu’nda gerçekleştirilen sunuma T.C. Lahey Büyükelçisi Fatma Ceren Yazgan, T.C. Rotterdam Başkonsolosu Sevgi Kısacık, Lahey Eğitim Müşaviri Miyase Koyuncu Kaya, Hollanda Karamanlılar Federasyonu (HOKAF) Başkanı Zekeriya Arslan, Hollanda Yozgatlılar Federasyonu Başkanı Tahsin Özer, DSDF Federasyonu Başkanı Nevzat Cingöz, Galatasaray Yöneticisi İş İnsanı Saltuk Buğrahan Budak, Altın Lale Vakfı Başkanı Bülent Türker, TOVER Den Haag Başkanı ve Partij voor de Rechtsstaat’tan Milletvekili adayı Funda İleri, VVD eski Milletvekili Fadime Örgü ve tarihsever vatandaşlar katıldı.

Hollanda Ege Vakfı Başkanı Zeki Baran’ın yaptığı açılış konuşmasından sonra söz alan Arkeolog Mustafa Armağan, Hollada’da ilk defa göçebelik konusunda sunum yapıyor olmanın kendisi için gurur verici olduğunu ifade etti.

Belirli zaman aralıklarında, bizzat göçebelerle birlikte yaşarak, onların yaşamlarını, kültürlerini gözlemlediğini ifade eden Arkeolog Mustafa Armağan,  yaklaşık 2 saat süren sunumunda şunları söyledi:

“Öncelikle Asala terör örgütü tarafından 1979 Ekim ayında suikast sonucu şehit edilen zamanın Lahey Büyükelçisi Özdemir Benler’in oğlu, Ahmet Benler’i saygı ve rahmetle yadediyorum.”

“Göçebeliğin tarifini söyle yapabiliriz: Aile veya kan bağıyla birbirleriyle bağlantılı insan topluluklarının, ekonomi faaliyetlerinin etkisiyle, belli bir konuma bağımlı olmadan yaptıkları sürekli ve döngüsel yer değiştirmeye dayalı ekonomi faaliyeti, kültürel ve sosyal hayatın ise kadimden gelen geleneklerle şekillendiği yaşam biçiminin adıdır. Farklı Göçebelik Türleri: Göçebelik, Pastoral Göçebelik, Yarı Göçebelik, Yaylacılık, Transhumans, Yatay- Dikey Göçebelik  – Modern( dijital) olarak sıralayabiliriz. İnsanlık tarihini şekillendiren yaşam biçimlerinden biri olan göçebeliğin; nasıl ortaya çıktığı, nasıl değişim ve dönüşüm gösterdiği, coğrafi ve kültürel farklılaşmaya nelerin etken olduğu konusunda araştırma yaptım. Saha araştırmaları kapsamında, belirli zaman aralıklarında; Konya-Karaman-Mersin illerinin kırsalında göçebe yaşamı kadim geleneklerle sürdüren Sarıkeçili göçebeleriyle yaşadım, onları yakından tanıma fırsatı buldum, onların yaşamlarını inceledim ve araştırdım. Tez çalışmam olan bu araştırmayla göçebeliğin bilimsel çerçevede daha iyi anlaşılması ve yorumlanmasına katkı sunduğumu düşünüyorum. Bu araştırmamda aynı zamanda Sarıkeçili göçerlerinin tanıtımının yanısıra göçebe yaşamın kavramsal kurgusu ile etnoarkeolojisini de öne çıkartmaya çalıştım.”

-Sarıkeçililer, bir kültür hazinemizdir-

“Sarıkeçililer bin yıldır Anadolu’da Toroslarda konup göçen, bugün 153 haneye kadar düşmüş, gittikçe azalan bir kültür hazinemizdir. Orta Toroslarda, yaz mevsimini Konya ve Karaman il sınırlarında birçok ilçeyi kapsayan yüksek rakımlı yaylalarda geçiriyorlar. Ermenek sınırından başlayarak bir kol Taşkent, Hadim, Bozkır ve Seydişehir’e kadar uzanan bir hat üzerinde, bir kısmı da Çumra, Akören ve Ilgın taraflarında yazı geçirirler. Kışlak olarak ise Mersin iline bağlı sahil kesiminde batıda Aydıncık-Bozyazı, doğuda Silifke-Erdemli ve kuzeyde biraz yukarı kesimlerde de Mut-Gülnar ilçelerini içine alan coğrafyayı kullanmaktadırlar. Resmi kurumlar, yasa ve yönetmelikler arasındaki yetki sahası onlar için hep bir kargaşa sebebi; orman kanunu ayrı, mera kanunları ayrı, hayvan kayıt sistemi ve hayvan hareketleri usul ve esasları bir ayrı yükümlülük getirmekte.  Bu nedenle yeni kanun ve yönetmeliklerle göçerleri de içine alacak şekilde düzenlemeler yapılmasını yıllardır bekliyor yörükler. Sosyal sorunlar, çocukların eğitiminin yarım kalması da ayrı bir sorun onlar için.”

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yörüklerle ilgili söylediği şu veciz sözüyle konuşmamı sonlardırmak istiyorum:

“Arkadaşlar gidip Toros Dağlarına bakınız; eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet bizi asla yenemez.”

-Kadın her yerde var-

Daha sonra söz alan Lahey Büyükelçisi Fatma Ceren Yazgan, “Mustafa beyin bu değerli kitap çalışmasını Hollandacaya da çevirelim. Çukurova, Mersin benim büyüdüğüm yer. Öncelikle bu sunumunuz için çok teşekkür ediyorum, başka fikirler verdi bana. Çevreyle ekolojik olarak uyumlu yaşam, sürdürülebilirlik, kültürel genetiğin aktarımı ve bizlere hayatın sadece beton yatırımlardan müteşekkil olamayacağını anlatan bir hayat biçimini, kökenlerimiz itibariyle çocuklarımıza, yeni nesillerimize aktarmak anlatmak gerekir, diye düşünüyorum. Sizin gibi araştırmacıların arkeografların, etnografların ‘Üç Telli – Teke Zortlatması’nı, isimleriyle farklılaşan ama aynı tınıları gösteren konuları da araştırması lazım. Elçilik olarak hepimizin katkı sağlayabileceği bu projeyi yapmak istiyoruz. Yörüklerimiz konusunda en sevdiğim konuların bir tanesi de, kadının rolü. Kadın her yerde var.” şeklinde konuştu.

Arkeolog Mustafa Armagan, program sonunda yöneltilen sorulara cevaplar verdi. Program çay/kahve eşliğinde sohbetle son buldu.

Mehmet Ali Topcu – ROTTERDAM

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.